Evet; Reiki bir kurum, ideoloji, dogma, inanç sistemi, din, mezhep ya da tarikat değildir; dolayısıyla bu alana bağlı bir rıza ya da ıspatla ilişkilendirilmez, fakat Reiki; tüm dinlerin ve Mistik İlimlerin özünde ortak olanla zaten etkileşim içindedir, vasıtası olunan ana kaynak O’dur, O’ndan paylaşır, aktarır ve uygun görülen belli nizam ve ölçülerce güçlendirir, bu da ne bir coğrafya, ne bir kültür, ne bir zaman, ne bir toplum ne de bir din, dil, ırk, mezhep ve sonu gelmez türlü biçimlerin tekelinde olan bir niteliktir. Reiki insan varolduğundan beri onun ortak mirası olup, ona kodlanmış olan aydınlık ve sevgi dolu bir tekamül aracı, O‘nun eli, Nur’udur; kaldı ki elle şifa yöntemi ve inisiyatik süreçler dinlerde, Mistik İlimlerde fazlasıyla mevcuttur. Reiki’nin bakış açısı ayırmaz, yargılamaz, dışlamaz, birleştirir, her gönülde nefesini aynı kaynaktan alarak çiçek açar ve tezahür eder, fakat Şeriat ve Tarikat kapısında takılmaz, Marifet ve Hakikat kapısına doğru yürür. Egzoterik değil Ezoteriktir. Temelde, bilimdeki enerjiyle bir olan Reiki, dindeki yaratanın ışığıyla da birdir. Anadolu gibi bir mirası devralmış insanlar, eğitmenler olarak aksi bir anlayış bize ters düşer. Reiki doğru bir kullanımla dini anlamayı ve dinin özündekine bakışı, yönelimi güçlendirir, tekamülü destekler.
Dünyada çok farklı din, dil, ırk, inanış ve mezhebe mensup pek çok insan Reiki kullanmaktadır. Bir dine ya da inanca mensup olmanız ya da olmamanız Reiki söz konusu olduğunda sorgu ve yargı dışıdır, kısıtlayıcı, etkileyici, polarize edici negatif hiç bir önem teşkil etmez. Aksini, illüzyondan kaynaklanan perdeler, bir takım sistemleşmiş kurumlar ve oyunlar olarak alıyor, aşacağımızı, aştığımızı şükürler olsun biliyor, gerisini, ötesini, berisini takdirinize, O’nunla atan gönlünüze bırakıyor ve bütün adına onun genişletilmesini diliyorum. Açıkçası ben; sualsiz, özü perdeleyen kuramsal bir dinle, “ruhsuz”, zihin ve ego odaklı bir bilimle ve hangi sistem olursa olsun ona nüfuz eden Mistik bir İlim olmaksızın gerçekleştirilmeye çalışılan herhangi bir ilerlemenin gerçek bir dönüşüm sağlayabileceğini, bu şekilde insanlığın bütünsel potansiyel mirasını devralabileceğini hiç sanmıyorum. Gerçek ilerleme ve dönüş bu üçünün, dengeli birleşimine, tek potada erimesi çabasına aittir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder