Gerçekten öyledir ve bunların hepsi dönüp dolaşıp yine düşüncede kitlenir: Bedeni düşüncelerle bozmadığınızda, tepkiyi düşüncelerle yönlendirmediğinizde ve dünyaya dengesizce düşünceler yanılmasıyla kaptırmadığınızda hiç bir sorun göremez, otomatik olarak kendinizi de harika hissedersiniz. Düşüncenin iş görebilme kabiliyetini yansıtır şekilde işlevsel olarak kullanımı ve sizi daha ileriye götürür biçimde sorgulamayla, entellektüel biçimde ya da "ilahi" planda kullanımı dışındaki halleri tamamen çöptür ya sizi geriletir ya da ilerlemeniz için bir takım şeyleri yaşamanıza sebep olur ki onları değerlendirip gereğini yapabilmeniz için gene düşünceyi murat edilen biçimde kullanmanız şarttır.
22 Haziran 2016 Çarşamba
18 Haziran 2016 Cumartesi
VAROLUŞ DRAMI & MUCİZESİ
Yaratıcı, kaynak, öz, tanrı, Allah, O artık her ne derseniz... İnsan eksik, hatalı, yetersiz oldu aman yahu yaratmayı vereyim neymiş bu dememiş. Varız, her şey her şeye rağmen var ve tüm bunların bir kaynağı var! Yok dediğiniz bile yokluğuyla var.
Her nasıl adlandırıyorsanız belli ki O'nun bir bildiği var! Muazzam bir inancı ve sevgisi var! O böyle sevip, inanıp, bilirken insanın hadsizliği mi, güzelliği mi diyelim bilemiyorum kendine, ötesine berisine inanmaması, inanamaması sevmemesi, sevememesi, bilmemesi, bilememesi. Alın size varoluş dramı, dilerseniz mucizesi...
Ne büyük bir paradoks! Halbuki görünen görünmeyen içindir ya işte görünmeyeni görmektir bu paradoksu çözen ama bu gözler görmek için değildir başka gözlere erişmek lazım gelir onun için de. Eh işte o zaman belki kendimizle birlikte öteye beriye izin verip, sevip, inanabileceğiz...
Dilenmiş, çalışılmış ve nasip olmuş OL'sun o zaman!
PENCEREN NE KADAR BÜYÜKSE...
Evet öyledir bununla beraber herkesin penceresinin büyük olması gerekliliği gibi bir saçmalıkolsa olsa uydurulmuş bir hadisedir.
Evi çok ışık alan biri karanlıktan rahatsız olmadığı gibi, evi az ışık alan birine de "açsana ulan şu perdeleri" demez, derse onun evi de zaten karanlıktır. Penceresi küçük olup evi az ışık alansa daima ışıktan rahatsızdır, kim bilir belki de özlemindendir rahatsızlığı. ;)
Şayet olursa, ışığın doz doz verilmesi gözlerin kör olmaması için şarttır.
Arasıra tül arasıra blackout iyi gider, ehh ama sonuçta o evden de, pencereden de yol almak gerekir.
'At once there was a light & At once there was a darkness & Balance & Beyonds'
Öteden Beriden Masallar Diyarı Güzel Haftasonları diler...
DENGE
Ebeveynler, çalışanlar, cerrahlar, sanatçılar, şifacılar, öğretiler istisnasız her şey, herkes kendi evreninin tanrı rolünü oynar peki eğleniyor muyuz?:) Şüphesiz eğlence, acı, sevinç, gözyaşı, tutku, katliam, yaratım hepsi bir arada olacak, rolü oynarken tam bir Dallas. Rol ve oyuncunun doğası bu, böyle böyle yürütülür. Rolü oynayanla, o rolü ona yazan; eserin mutlak sahibi bir değildir ve bu kesinlikle sizin "tanrınız" da değildir. Bu sizin, eseri yazandan ayrı olduğunuz anlamına gelmediği gibi O olduğunuz anlamına da gelmez. Rolü oynayan ne olduğunu farkederse ötesini de fark eder ve Dallas çerçevesinden belki bir nebze çıkabilir işte o zaman içselleştirme ve hakiki deneyim, bilgi, muhabbet, coşku, huzur, kabul ve seyir başlar. Arada çok kaptırıyor muyuz kontrol etmeli, kendini role kaptırmak çok zengin bir açılım sunar ama bir noktada tehlikelidir de. Aracı anlam yaptığınızda kendinizi hizzalayın. İşaretler size verilir okumak nasip edilsin. Denge!
ARAMAK & BULMAK & SORULAR & CEVAPLAR
Ne demişler; "Aramakla bulunmaz ama bulanlar arayanlar olmuştur."...
Sorun, sorun, sorun! Sorular esastır cevap için olmadığında cevaba taşır, cevabı zaten taşıyorsun ki sorabiliyorsun... Evet her soru belki taşımaz seni ama nereden bileceksin sormadan? Henüz hiç sormayanlar, soramayanlar, duymayanlar, duyamayanlar, kulak tıkayanlar, es geçenler de var en çok onlara aksın sevgi...
Bulmak için önce ne aradığını biliyor olmak gerekir, ne aradığını bilmiyorsan belki ne aramadığını biliyorsundur o da yeter ya da gerçekten dilenmişse mutlaka ihsan edilir bir kapıdan. Bulmak bilmekten de sonra gelir, aradığının tek bir yerde olması hakikati bir çok yere bakman gerekebileceği hakikatini değiştirmez.Ama sen yeter ki ara, önce en uzağındakilere bakacak en son kendine uğrayacak ve oradan açılacaksın kayıp sandığın bulacağına. Dersen ki ben illa ki dışardan bulacağım o da mümkün belki ama belki de o çok zahmetli sandığın yoldan daha zahmetli ve ızdıraplıdır. Bulmakla ilgili bir derdin yoksa ya da bulduysan:) belki de sen başka bir hikaye okuyorsundur o da kimbilir ne eşsiz , ne
güzel, ne ilginçtir tıpkı diğerleri gibi...
5 Haziran 2016 Pazar
NASIL AURA GÖRÜLÜR, ASTRALE NASIL ÇIKILIR, GEÇMİŞ YAŞAMLARIMDA NE OLDUYDU VS. VS.?
Canlarım, cananlarım;
Bu sıra pek sık karşılaştığım bazı durumlar, benzer sıkıntılar, ortak noktalar üzerine tek tek, tekrar yazacağıma toplu bir şeyler çizittireyim, hem bilemediklerime de vesile olur, daha hayırlı olur belki dedim...
"Ne okumalıyım, şu eğitime de gitsem, ne zaman aura çakra, vizyon göreceğim, nasıl anlayacağım, nasıl oluyor, dünyanın hali? astrale nasıl çıkılır? kanal mesajları? geçmiş yaşamlar? gelecek? reenkarnasyon? uzaylılar? ölüm sonrası? tanrı/tanrılar? sihirli değnekler, iksirler, kişisel gelişim metodları, hap bilgiler, yüzlerce aydınlanma/yükseliş vaadi, milyonlarca uyuşturucu, vs. vs." bunun gibi bir dolu şey, bunları takip eden bir dolu kavram karmaşası, çorba... Bir de tam tersi bezginler, bırakışta olanlar var, şimdi yazacaklarım her ikisine de gelsin... :)

Biliyorum çalışmalarından feragat edip deli gibi kitap okuyanlar var ya da daha aura çakra çalışmadan 3 farklı eğitim daha alan, kendi dışında hiçkimseyle çalışma yapmadan master aşamasına geçme sürecini sorgulayanlar var, lütfen bu konuda tekrar kendinizi, çalışmalarınızı gözden geçirin, yazıları, kaynakları, eğitiminizi tekrar gözden geçirin, olmadı her an bana ulaşabileceğinizi zaten artık biliyor olmalısınız. Onu da yap bunu da yap, tabii yap, yine yap ama önce durumunuza göre öncelikler, hem ne demişler 'kimi karıncadan alır ders kimininse dünya önüne serilse ters' daha beteri olduğunu da biliyorum, nelerle neleri takas ediyoruz neyse alışkanlık olmadıysa olur öyle bazen diyelim :) Şimdi bunları dediğim kişilerden hocam sen de farklı kaynaklardan paylaşıyorsun (zıt), okuyorsun diyenler var onlara demem o ki evet öyledir, fakat lütfen ne dediğimi bir bütün olarak daha geniş bir perspektiften tekrar değerlendirin, sonuna kadar okuyun, elmayla armudu yerine göre ayırın ona göre takdirinizi yapın artık.
İkincisi Reiki böyle bir yolculuk değil. Reiki; bir tekamül, özüne yolculuk aracı her şeyden önce ve en derininde. Peki bu ne demek; önce kendine yolculuk, kendi hakikatine uyanmak ve sonrasında bildiğini/bildirildiğini olmak demek, bu da dışardan sağlanacak herhangi bir çalışma ve bilgiyle ne yazık ki mümkün değil, aksi sadece destekleyici unsurlar olabilir o da doğru kullanılırsa, doğru kullanmak için bile belli önceliklere ihtiyacımız var; dıştan aldığımız aynalıkları kendimizde kullanırız, kullanmalıyız da zaten buna tamam ama önce kendimize şunları ve benzerlerini soralım: Soruyor muyum? Nasıl, neden ve ne soruyorum? Cevap nerden geldi? Cevabını aldıklarım için adım atıyor muyum? Farkındalığımla ne yapıyorum? Nasıl bir içsel çalışma ve gözlem içindeyim? Korkularımdan emin oldum mu? Bunları şifalandırmak için neler yapıyorum? Kendimi ve diğerlerini her haliyle kabul ve buyur ettim mi, etmediysem neler eksiklerim? Rahatsızlıklarım var mı? Varsa neler yapabiliyorum? Nerelerde saplanıp kalıyorum neden? Gizli güdüler? Kök sebepler ve şifası? Kendi hakikatime uyanmak için neler yapıyorum? Bunun anlamını biliyor muyum? Bana verilenleri nasıl okuyorum? Okuyorum da gerekeni yapıyor muyum? Bu durum, çalışmalar yarın rejime başlıyorum diyip 1 hafta sonra bırakılacak bir hal ya da belli bir varış noktası, bitiş tarihi olan hedefler, ödevler değildir. Belli bir farkındalık, istek, çaba, düşerek kalkarak güneşte ve fırtına da ilerleyerek kendi sorumluluğunu almayı ve uzun soluklu bir yolu gerektirir.
Bazen bu ne ciddiyet diyenler, sıkıcı bulanlar, kaçanlar, karşılayamayanlar ya da henüz ciddiyetini, güzelliğini anlamamış olanlar olur, eh napalım elden gelen, verilen kadar :) evet ciddi ama keyifli bir iş hatta en kayda değer bulduğum iş dilerseniz sizin için de öyle olur ve getirirlerini anbean yaşarsınız :) Söz konusu şey senin ve sana bağlı olan, bağlı olduğun bütünün anlamı, amacı, potansiyeli, hakikati, şifası ve her şeyi, sence bu her anına yayılması gereken bir takdiri ve çalışmayı haketmiyor mu peki? Hayırsa sen zaten kendini, mucizeni hiç sevmemişsin, hiç inanmamışsın, bilmemiş tatmamışsın, diğerlerini nasıl sever ve sevgi beklersin, ilahi aşka nasıl cüret eder, nasıl sitem edersin, belli güçlerin sana açılması talebinde de işte ancak böyle bir yanılgı içinde bulunabilir, başka şeylerden ancak böyle medet umabilirsin belki de ve sonunda da başladığın yere dönersin değişerek sadece, ama dönüşmeyerek nasip olursa başka araçlarla belki zaman gelince tekrar dönersin kendine. Fakat başlayabilirsin bugün hemen şimdi, her gün yeni bir gün erteleme artık seni bekleyeni, çağırdığını cevapla, o kapılar dayanmaz belli bir süre sonra... Halen hayırsa cevabın, senin burda işin ne??? Olamaz ki burda işin mümkün değil, onlar henüz başka yerde!
Evet lütfen bunları ciddiye alıp yapın, bunları yaparken keyfini çıkartamayız gibi robotik bir görev ve memuriyet anlayışı burdan lütfen doğmasın, bu çok daha tehlikeli yerlere gider. Bu çalışmalar yaşamınızın ayrı bir parçası değil bilakis tam tersi, güzelliğini yaşayın. Sadece şunu demek istiyorum; çok değerlisiniz, çok fazlasınız, vaktiniz, emeğiniz, üzerine eğildikleriniz inanılmaz önemli, bir hobi, yanılsama ya da deneme tahtası değil! Nelere baktığınıza, nelerle yürüdüğünüze dikkat edin, sonunda onlar olursunuz çünkü. Geç olmadan hemen şu an, her nerdeyseniz, ne durumdaysanız tuttuğunuz bir yerden başlayın, devam edin, bir özelliğe, özel bir duruma gerek yok, o sizsiniz.
Eh nihayet; bunlar zaten kademe kademe olmaya başlayınca astrale de çıkarız fistrale de :) her şeyi görürüz, keşif de yaparız fetih de. Güç mü? bilgi mi? farklı kaynaklar mı? zaten ne sorar ne söylersin onları artık. Aşk gelmeden bilgelik, güç seni nasıl bulsun ona bir kıvılcım gerekir, peki aradığın, o kıvılcım mı bir daha bak, zehirle şifa aynı renktir ya ayrımı gören göz bilir. Bana eşyanın tabiatını göster diyorsun sen kendi hakikatinin tabiatına uyandın mı? Hangi araçlarla uyanma yolundasın? Uyanmak için kurduğun çalar saat seni daha çok uyutuyor olmasın dikkat et. :)
Derdin bunlar olmasın! Arıyorsan.... Artık o perdeleri, ayrılmışlığını bir bir kaldırmak birlemek senin görevin, senin görevin nefsini takdir etmek ve onu hakikatinde eritmek, ayağına dolanan, ışığını kesen o çok sevdiklerini takdir edip bırakmanın yollarını aramak bunu yaparken olur olmadık yerlere savrulmadan dengeyi korumak kendin ve her şey için...
ve olmak... başka hiç bir şey değil sana düşen, her şey önünde bunun için araç ama unutma doğru araçlar götürür varacağın noktaya! Zor mu kolay mı? Nerdeysen ordan cevap verirsin. :)Reenkarnasyon mu, kanallar mı, uzaylılar mı, geçmiş yaşamlar mı, gelecek akıbet mi inanın hiç gerek yok, alacağınızı alın -aldınız zaten- bırakacağınızı bırakın sizin olan sizinledir zaten, ama yargılamayın da onlar da sizden ayrı gayrı değil aman ha!
Kendinize sorun her şeyin cevabı onda zaten, o cevapları okumayı öğrenin yeter! Ne demiş üstadlar 'nereye gidersen git fezayı da dolansan geleceğin yer gene kendinsin' Ben, bize inanıyorum arada bezsek de, coşsak da fabrika ayarlarımıza dönüş olur biliyorum... ;)
Derdin bunlar olmasın! Arıyorsan.... Artık o perdeleri, ayrılmışlığını bir bir kaldırmak birlemek senin görevin, senin görevin nefsini takdir etmek ve onu hakikatinde eritmek, ayağına dolanan, ışığını kesen o çok sevdiklerini takdir edip bırakmanın yollarını aramak bunu yaparken olur olmadık yerlere savrulmadan dengeyi korumak kendin ve her şey için...
ve olmak... başka hiç bir şey değil sana düşen, her şey önünde bunun için araç ama unutma doğru araçlar götürür varacağın noktaya! Zor mu kolay mı? Nerdeysen ordan cevap verirsin. :)Reenkarnasyon mu, kanallar mı, uzaylılar mı, geçmiş yaşamlar mı, gelecek akıbet mi inanın hiç gerek yok, alacağınızı alın -aldınız zaten- bırakacağınızı bırakın sizin olan sizinledir zaten, ama yargılamayın da onlar da sizden ayrı gayrı değil aman ha!
Kendinize sorun her şeyin cevabı onda zaten, o cevapları okumayı öğrenin yeter! Ne demiş üstadlar 'nereye gidersen git fezayı da dolansan geleceğin yer gene kendinsin' Ben, bize inanıyorum arada bezsek de, coşsak da fabrika ayarlarımıza dönüş olur biliyorum... ;)
Kendinizle derdiniz bitsin, yanışlarınız bitsin! Bakın başka bir şeye gerek kalıyor mu, bakın soruya cevaba, ötekine berikine, bana sana, Aliye Veliye gerek kalıyor mu? Bakın nelere kavuşacaksınız? Astralden, geçmişten, gelecekten her şeyden daha kayda değer! Her nerdeyseniz hemen kendinize gelin, başka yerlere kalıcı misafir olmayın, en azından eviniz kendiniz olsun, tüm bunlar, her şey sizinle başlar ve biter, gerisi bahane, yalan dolan, saklambaç, oyalangaç, haydi bakalım en sevdiğim atasözüyle bitireyim :): 'Ne kadar ekmek o kadar köfte; az özdür ile aynı anlama geliyor." süprizzz :)
Koskocaman sevgiler, şükürler özünüzde baki olup, değişmeyen, gelip geçmeyene... <3
Muhabbet severler derneği olarak uzun yazdım gene, bitiren yiğitlere selam ve bol nasipler olsun :)Şimdi sükunet vaktidir...
TERCİHLER HER AN YARATILIR
Gücümüzü, inancımızı, değerimizi, kendimizi ona, buna, şuna testlim etmekle meşgul olduğumuzdan bitap düşmemiz, ötemizi berimizi, kendimizi ve "diğerlerini" göremememiz, aynı döngülerde çakılıp kalmamız normaldir. Şikayet etmeye hakkımız yok, cennetimizi de cehennemimizi de yaratıyoruz işte, hem de burada, şimdi, her an, şu an "uzakta arama kendinde ara" denir ya öyledir.
Gereğini yapma yetki ve yetisi ise sadece ve sadece herkesin bir tek kendinde, tabii ki dilediği zaman, dilediği biçimde! Her yansıma, yanılgı ve bağ bir bağlılık, bağımlılık yaratır, dışınızda içinizde birlemediğiniz tanrılaştırdığınız her zerre ve katiyetle, azar azar sizi özünüzden, hakikatinizden ciddi biçimde perdeler, bu perdelenmelerin getirilerini de hepimiz yaşıyor, görüyor, biliyoruz, oysa ki tam tersi avcunuza bırakılmışken, çabanıza tabiyken sizi tutan ne? Can alıcı soru bu beni tutandır, takas ettirir neyi neyle takas ettiğinize dikkat edin, nefse kolay gelen şeylerle doludur o cehennemler ! Tüm Cevaplar da çözümler de sizde, başka yerde başkasında değil!
Ama kafa gözünüz mü soru-cevaplayan işte o vakit hüsrana uğrarsınız. Kafagözünüz, gönül gözünü takip edip onda birlenmek içindir, işlevine göre kullanmak icap eyler her şeyi ve bu yolda nihayetinde emaresi okunmaz. Mucizelerine tanık ol ya da ne de ısrar ediyor, tercih ediyorsan artık! Sistem belli, araçlar net. Korkuları, nefsi, suretleri murat edildiği biçimde kullanıp hakikatini OLsak bakın ne olacak.
Hayy'di diyelim de yola koyulalım İnşallah.
REİKİ ŞİFA TERAPİLERİ
Bireysel Reiki Şifa terapisi; maddi, manevi bir çok açıdan inisiyasyon almaya nazaran çok tercih edilir, pratik bir durum olmasa da; Reiki’ye inisiye olmayı tercih etmeyip, yine de bundan faydalanmak ya da Reiki şifasını denemek isteyen kişilerde, başlangıç olarak birebir, yüzyüze, mümkünse aynı saatlerde, tercihen 4 gün üst üste ortalama 1 saat olmak üzere uygulanan fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal seviyelerde bütünsel bir iyileşmeyi sağlamayı amaçlayan, çakra/ aura sistemi üzerine yoğunlaşan bütünsel enerji terapisi yöntemidir.
Çalışmalar gidişhata ve ihtiyaca göre periyodik aralıklarla tekrarlanabilir ya da kişiler belli noktalarda inisiye olmayı tercih de edebilirler. Çok boyutlu bir alan ve içeriği kapsayabilen şifa terapileri çoğu kez İmgeleme-Olumlama Çalışması, Meditasyon, Nefes gibi çalışmalarla da entegre edilebilir. Reiki Şifa Terapisi, Reiki inisiyesi ve eğitimi içermez. Reiki şifa terapisi şartlar elvermiyorsa ya da tercihen uzaktan da yapılabilir tıpkı toplu şifa çalışmalarındaki gibi… Reiki 1 inisiyesi olanlar daima kendilerine ve başkalarına belli prensiplerle, çeşitli şekillerde biçimlendirdikleri Reiki Şifa Terapisi uygulayabilirler. Reiki 2 inisiyeleri bunu sembollerle destekleyebilirler.
REİKİ İLE MEKAN ŞİFALANDIRMA
İnsanlar, hayvanlar, objelerdeki enerjiler gibi ortamlarda yer alan enerjiler de bizim alanımızla etkileşime girer, bizden etkilenir ve bizi etkilerler. Aslında bizler farkında olmadan belli mekanlarda niyetli bir form oluşturmadan, rutin, basit temizlik ve değişiklik işlemleri yaparak enerjiyi hareket ettiriyoruz, fakat derin, yerleşik seviyelerde genellikle bunlar yeterli ve bilinçli olmayabiliyor. Mekanlarda enerji akışı ve dengesiyle ilgilenen en bilinen çalışma alanı yine Doğu kökenli Feng Shui ve Veda Biliminden yola çıkan Sthapatya Veda’dır.
Mekan temizliği hangi durumlarda gereklidir...
Yeni taşındığınız, el değişimi, tadilat vs. geçirmiş, geçmişi, insan, durum yükü fazla ya da olumsuz olan ev, ofis gibi alanlarda,
Sürekli sıkıntılı, ağır, huzursuz, depresif açıklayamadığınız negatif bir yük hissettiğiniz, sık sık korku, öfke, endişe, panik, aşırı hassasiyet gibi olumsuz duygulara, olumsuz ruh halleri ve düşüncelere kapıldığınız mekanlarda,
Kişiler arasında sık sık tartışma, taciz, huzursuzluk, kıskançlık, dedikodu, gerginlik, kavga gibi negatif durumların yaşandığı alanlarda,
Sık sık iş kazaları, aletlerin bozulması, yaralanmalar, sağlıkta bozulma, bolluk berekette azalma, uykusuzluk, aşırı uyku halleri, duygusal / zihinsel karmaşa ve dengesizliklerin yaşandığı yerlerde,
Mekanlarda ya da özel odalarda “güç” ve “korunma”bölgesi yaratılmak istendiğinde,
Evcil hayvanların başka bir nedene bağlı bulunmadan, sık sık huzursuz bulunup, davranışlarında dengesizleşmelerin gözlemlendiği mekanlarda temizliğe ihtiyaç duyabilirsiniz.
Mekan şifası ihtiyaç duyuldukça, periyodik olarak tekrarlanabilen bir çalışmadır. Reiki 2 inisiyesi olan kişiler bu çalışmayı kendileri, hem alanda hem de uzaktan uygulayabilirler.
REİKİ İLE EVCİL HAYVAN & BİTKİ & OBJE TERAPİ
REİKİ & MASAJ TERAPİ (BODYWORK)
Reiki Bodywork; seanstan önce yapılan görüşmede, kişinin ihtiyacına uygun olarak belirlenecek masaj türünün niteliklerine göre (Klasik İsveç, Aromaterapi, Refleksoloji, Bölgesel vs.) , masajın her seviyesinin ve tekniğinin, Reiki teknikleri ile birleştirilerek uygulandığı, bedensel çıkış noktasından fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal seviyelerde iyileşme sağlamayı amaçlayan, beden temelli holistik bir çalışmadır.
Kronik / akut durumlarda ve tercihen etkinlik açısından beden çalışmaları, rutin tekrarlar içerir. Beden çalışması, yaklaşık 30 dakika, 1 saat arası değişen Reiki Şifa Terapisi ile tamamlanır. Beden çalışmaları Reiki inisiyasyon ve eğitimi içermez.
REİKİ 1. 2. 3. 4. SEVİYE İNİSİYASYON PROGRAMLARI
Usui Reiki 1. Seviye İnisiyasyon & Eğitimi; birebir ve yüzyüze, karşılıklı belirlenen ve birbirini izleyen ortalama 2'şer saatten 4 gün ortalama 8 saatlik bir süreçtir.
İlk 3 gün, her biri yaklaşık 1 saat süren bir şifa terapisi ile kişi üzerinde çakra/aura çalışması yapılarak, tabiri caizse kişinin enerjisi yumuşatılır. Bu şekilde kişi inisiyasyona hazırlanır. Kişi 3 gün tedrici bir şekilde hazırlanmadan inisiyasyonu yapmak, yani eterik bedene girmek, aura kanallarına girip blokajları açmak, akışı sağlayıp, dengelemek, temizlemek ve kişiyi Reiki’ye inisiye etmek mümkün değildir. Ancak son gün inisiyasyon tekniğiyle kişi Reiki 1. aşamaya inisiye edilir.
Bu 4 gün boyunca aynı zamanda kişiye Reiki 1. Seviye bilgi ve eğitimleri de verilir, sorular cevaplanır, çalışma notları ve inisiyasyon sonrasında sertifikası verilir.
Artık çakra / aura sistemi açık ve dengelidir. Frekans genişlemiş, kişi fizik beden, zihin, duygu, ruh bakımından daha bütün, farkında, uyumlu, yepyeni ve heyecanlı bir sürece fizik seviyede adım atmış, dönüşüm yolculuğuna başlamış, Reiki’nin ondan aktığı bir kanal haline gelmiştir. Ben bu seviyeyi, İlk Aşk, Tohum olarak yorumluyorum.
Kişi, 21 günlük alışma / dengelenme sürecinde sadece kendine, öğretilen şekillerde Reiki uygulayacaktır.
Tüm inisiyasyonlarda 21 gün, yeni işleyiş ve alışkanlıkların kendi iç dinamiğini yerleştirip kişi ile dengelenmesi, çözülmeler ve arınma / temizlenme için çok önemli bir süreçtir.
21 günlük sürecin akabinde görüşerek yapılan kontrolün sonrasında, kişi artık Reiki’yi sadece kendisinde değil, başkalarında da birebir dokunarak / elle uygulayabilir duruma gelir ve yolculuğuna devam eder.
1. Seviye, kişinin Reikiyle tanıştığı, dönüşümleri, sorgulamaları yaşamaya başladığı ilk ve en önemli basamaktır. Bu aşamanın doğru alınıp yürünmesi diğer aşamaları da olumlu etkileyecektir.
Reiki 1. Aşama ve 2. Aşama inisiyasyonu arasında kişisel olarak değişmekle beraber sağlıklı sindirme ve yeterlilik için genellikle en az 3 ay geçmesi beklenir.
Temel Reiki uygulayıcıları için bu aşama ömür boyu yeterli olabilmektedir.
Usui Reiki 2. Seviye İnisiyasyon & Eğitimi; astral seviyedeki ilk adımdır. İlksel farkındalıklardan, eterik düzeyden açılarak artık zihinsel ve duygusal alanlara daha yoğun hitap edilmeye başlanır.
Bu seviyede kişi, Reiki’nin 3 sembolüne / anahtarına (güç sembolü, iletişim /uzaklık / köprü sembolü ve zihinsel / duygusal şifa sembolü) uyumlanır. Bu seviye 1. Seviyeye göre çok daha geniş, yepyeni ve yoğun bir çalışma ve uygulama alanıdır. Bu nedenle görevler, yüzleşmeler, dönüşüm ve potansiyel de o derecede artar ve sindirilme talep eder.
Sembollerin kullanımıyla beş duyuyla algıladığımız, üç boyutlu fizik evren dışında, mekan ve zaman sınırı olmadan geleceğe, geçmişe, uzakta olan birine, olay ve durumlara, herhangi bir şeye dokunmadan, sembollerle şifa verebilir, kendimizi, kişileri, nesneleri koruma altına alabilir, mekanları, nesneleri vs. negatiflerden arındırıp temizleyebilir, şifayı güçlendirebilir, blokajların açılmasını daha rahat sağlayabilir, bağımlılıklar, bilinçdışı, çekirdek kalıplar üzerinde çalışabilir, daha yüksek frekanslarla iletişim kurabiliriz. Ben bu seviyeyi, Reiki’nin Muhteşem Evreni olarak yorumluyorum.
Kişi bu seviyeyle, 1. Seviyeye göre çok daha geniş bir frekansa, enerji seviyesi, farkındalık, bütünleşme ve iyileşmeye doğru zihinsel / duygusal seviyede ilerlemeye başlar, sembollerin çeşitli özellikleriyle bütünleşmeye başlayarak, sembollerin temsil ettiği alanlarda da gelişme göstermeye başlar. 2. Seviye zihinsel / duygusal alanlarda çok derin çözülme ve dönüşümlerin yaşanacağı, kişinin kendiyle ve çevresiyle tekrar tanışacağı, taşların oturtulduğu bir süreçtir.
Bu seviyenin inisiyasyonu -1. Seviyeye uyumlanmamış birine göre- enerji daha yüksek, alışık, aura-çakra sistemi daha dengeli, açık, uyumlu olduğu için daha kısa sürer.
Birebir ve yüzyüze, karşılıklı belirlenen ve birbirini takip eden ortalama 2'şer saatten 2 günü içeren bu sürecin 1. gününde, yaklaşık 1 saat aura / çakra çalışması / şifa terapisi, 2. günde ise Reiki 2. seviyeye özel teknikle inisiyasyon gerçekleştirilir. Bu 2 gün boyunca ayrıca kişiye Reiki 2. Aşama bilgi ve eğitimleri verilir, sorular cevaplanır, çalışma notları ve inisiyasyondan sonrasında sertifika verilir.
21 gün kuralı her inisiyasyon sürecinde olacağı gibi geçerlidir. Kişi bu 21 günde öğretilen şekillerde sadece kendine Reiki verir. 21 Günün sonunda bir görüşme ve kontrol sağlanır. Sonrasında kişi artık sembolleri kullanabilir. Reiki’yi zaman ve mekandan bağımsız olarak her şeye, herkese aktarabilir, çalışmalarına başlayabilir.
Reiki 2 ile 3 arasında, kişiye göre değişmekle beraber en az 6 ay beklenmesi tercih edilir.
Çoğu Reiki uygulayıcısına göre bu yüksek nitelikli seviye ömür boyu kullanmak için yeterlidir.
Reiki Master seviyesi, bir yandan kişinin kendi kendinin efendisi olup kendini gerçekleştirmesini, tartmasını içeren dinginlik, farkındalık, huzur, coşku ve mutluluk içeren bir süreç, öte yandan Reiki’nin kişinin üzerinde efendi olduğu anlamına gelen astral boyutta seyreden, ustalık çalışmaları içeren ruhsal seviyedeki bir adımdır.
Bu aşamadaki çalışma ve uygulama alanları Reiki 2. Seviye’ye göre daha az görünse de kendine has derinlik ve titreşimleri vardır. Bu aşamada kişi belli bir aşama, doygunluk, yetkinlik denge ve dönüşüme daha ulaşır, şifa gücü katlanarak artar ve Reiki’yi hayatın her alanına genişleterek taşıyıp, etkin bir biçimde, düzenli olarak kullanmaya başlar. Bu seviyeyle beraber Reiki tamamen farklı tatta bir yolculuğa dönüşür ve kişiyle beraber yeniden doğar. Ben bu aşamayı, Reiki’nin Tekamül Basamağı olarak yorumluyorum. İnsan bu seviyede kendiliğini gerçekleştirme yolculuğundan, kendini bilmeye ve olmaya doğru da adım atar.
Kişi bu seviyede “spiritüel soyun taşıyıcısı” olarak da nitelendirilen, güç /ışık sembolü olarak da adlandırabileceğimiz 4. ve son ilahi sembole, yani ustalık /üstadlık sembolüne inisiye olur. Her nekadar semboller hiyerarşiye tabi olmadan bütünlük içinde, eşsiz biçimde çalışsa da bu sembol Reiki’nin inisiyasyon sembolü olması, etki alanı, niteliği ve kişiyle birlikte tekamül etmesi bakımından çok önemlidir.
Reiki 3, aynı zamanda eğitmenlik seviyesi (4. Seviye / 3B) hazırlık, ısınma olan bir aşama olmasıyla da çok önemlidir. Reiki 3. Seviye eğitimi; 3A Master Ve 3B Master Eğitmen olarak da adlandırılır. İkisi arasındaki fark; 3B (Reki Master Eğitmen) seviyesinde artık başkalarını da Reiki kanalı haline getirme yetkisi edinir ve ustalık sembolünü inisiyasyon için de kullanmaya başlarsınız. 3B aşamasından önce inisiyasyon sembolünün bilgisi ve kullanımına sahip olunsa, onunla belli alanlarda çalışılsa da, inisiyasyon yapılamaz, sembol başkalarını Reiki’ye inisiye etmek amacıyla çalıştırılamaz.
Reiki Master Seviyesi İnisiyasyon & Eğitimi, birebir ve yüzyüze, eğer ekstra durumlar söz konusu değilse; karşılıklı belirlenen yaklaşık 2 saatten oluşan tek bir günlük süreçtir. Bu süreç; 3.A Seviyesi ile ustalık sembolünün inisiyasyonunu, 3.A Seviyesinin eğitimini, soruların cevaplanmasını, çalışma notlarının verilmesini, inisiyasyondan sonra verilecek sertifikayı içerir.
21 gün süresince kişi, sadece kendine ögretilen şekilde Reiki verir, 21 günü takiben olan kontrol ve eğitimden sonra Reiki’yi her alanda ustalık sembolüyle beraber kullanmaya devam eder.
Bu seviye, -Reiki’yi bir anlamda meslek edinmeyecek ya da onu jenerasyonlara aktarmayacak kişiler için- en yetkin ve son seviyedir.
3A ve 3B (Ustalık ve Usta Eğiticilik) arasında geçmesi beklenen süre, kişinin hazırlanma, yetkinlik, karşılıklı görüşmeye ve üstadının rızasına bağlı olarak değişmekle minimum 1 sene olup aslen diğer seviyelerde de olduğu gibi süresiz bir gelişimdir.
Kişi Reiki’nin en yüksek amaçlarından biri olan; onu başkalarına da uyumlayıp öğreterek jenerasyonlara aktarma kararı verir, bunun sorumluluğunu alır ve bu yetkinliğine ulaşırsa 4. Seviyeye eğitmeninin de onayı ve inisiyasyonla geçebilir.
Bu seviyede ustalık sembolünü inisiyasyon için kullanma yetkilendirmesi yapılır ve inisiye edilirsiniz artık Reiki’nin kalbi olarak da niteleyebileceğimiz inisiyasyon çalışmaları üzerinde ve ruhsal boyut üzerinde yoğunlaşılır ve bu konuda eğitimler alınır.
Bu seviyede ustalık sembolünü inisiyasyon için kullanma yetkilendirmesi yapılır ve inisiye edilirsiniz artık Reiki’nin kalbi olarak da niteleyebileceğimiz inisiyasyon çalışmaları üzerinde ve ruhsal boyut üzerinde yoğunlaşılır ve bu konuda eğitimler alınır.
Bu seviyenin inisiyasyonu 1 gün, arınma / dengelenme süreci 1 ay şeklindedir, 1 ay içindeki bu süreçte karşılıklı belirlenen zamanlarda eğitimler verilir, sorular cevaplanır, çalışma notları ve 4. seviye sertifikası verilir.
Reiki eğitmenliği, kişisel bir seviyeden ziyade ya da onun yanında hayatınızı Reiki’ye adayacağınız, tam zamanlı bir programdır. Ben bu seviyeyi daha çok; Reiki’nin üzerinde çalıştığı çiçeğin polenleri etrafa taşıyarak tohumlamaya muktedir kılınması, birYaşam Biçimi ve bir Hizmet Aşaması olarak yorumluyorum. Herkes Reiki uygulayıcısı, şifacısı olabilir, fakat herkesden bir çok sebeple Reiki Eğitmeni olması beklenmez, kaldı ki kişinin kendisi de bunu çeşitli sebeplerle istemeyebilir. O nedenle Reiki Master Eğitmen seçimi mutlaka belli kriterler, izinler gözetilerek, özenle seçilerek ve olgunlaşma beklenerek verilir. Her öğretmen kendi yetiştirdiği öğretmenin yapacağı inisiyasyon ve eğitimlerden sorumlu oluğu gibi bu aşama inisiyasyon yetkisiyle beraber belli bir yeterlilik ve tesirler içerdiğinden diğer aşamalardan enerji bakımından değil fakat nitelik bakımından farklı bir oluşum içerir işte bu nedenle geleneksel Usui Reiki sisteminde aslında öğrenci değil öğretmen bunu öğrencisine teklif eder.
Her halükarda Reiki’nin nihai zenginliği ve amacı; mümkün olduğunca çok kişinin ondan gerçek anlamıyla faydalanabilmesi, ilerlemesi ve mümkün olduğunca nitelikli Reiki Üstadının ve uygulayıcısının yetişebilmesidir. Bir eğitmen için Reiki’nin en güzel ifadesi ve hediyesi; inisiye ettiği ögrencilerinin Reiki’yi kullanarak dönüşmeleri ve başkalarının dönüşmüne de yardımcı olmalarıdır.
İNİSİYASYON TEKNİĞİ
Daha sonra öğretmen, öğrencisine yaklaşarak, içinden onun ismini söyleyerek “ben geliyorum” der. Arkasından, başının önüne, basının soluna ve başının sağına gerekli sembolü çizer. Arkasından sadece 3 kere mantrayı söyler, ve tepe çakrasından üfler. Öğretmenin bu arada sol eli hala göbek altı çakrasındadır. Öğrencinin sağ tarafına geçer boşta olan sağ eli ile gerekli sembolü çizer ve 3 kere mantrasını söyleyerek sağ elini öğrencinin tepe çakrasına, sol elini ise öğrencinin başının arkasına koyar. Bu andan itibaren öğrencinin macera kanalı temizliğine başlanır. Eller bu pozisyonda iken (imgeleyerek) gerekli sembol çizilir, 3 kere mantrası söylenir. Arkasından yine gerekli sembol çizilir ve 3 kere mantrası söylenir ve daha sonra 4 nefes işlemi başlar (nefes burundan karına alınır ve ağızdan dışarıya üflenir.) 1. nefes normal, 2. nefes normalden biraz daha güçlü, 3. nefeste ise öğrencinin Aura kanallarına girilir. 4. nefeste tazzikle enerji, tepe çakradan, göbek altı çakraya gönderilir. Bu işlem aşağı yukarı 2 veya 3 kere tekrarlanır. Bu bembeyaz nurdur. Bu nur ile öğrencinin Aura kanalları temizlenir; tepe (taç) çakradan omuzlara, ellere, avuç içi ve parmak ucu çakralara, buralardan yine tepe çakraya, tepe çakradan da göbek altı çakraya indirilir ve bu bembeyaz nur ile öğrencinin macera kanalları tertemiz olur (eğer öğrencinin macera kanallarının herhangi bir yerinde bir tıkanıklık var ise bunu öğretmen sezgisel olarak anlar. Gerekirse defalarca öğretmen bu tıkanıklığı açmak için uğraşmalıdır. Ta ki sezgisel olarak açıldığını anlasın, bilsin.) Daha sonra öğretmen öğrenciden teması kesmeden, sol eli ile ögrencinin sol el parmak uçlarıyla öğrencinin sağ omzundan başlayarak öğrencinin ayağına kadar sürükleyerek aşağıya iner. Öğrencinin sağ ve sol ayaklarının bileklerinden elleri ile tutar. Ellerini ayaklarının üzerine koyar. Burada da aynı işlem devam etmektedir. Önce gerekli sembolü çizer (imgeleyerek) 3 defa mantrasını söyler, sonra yine gereken sembolü çizer, 3 kere mantrasını söyler, (bu işlemler hep imgeleyerek yapılır) ve daha sonra 4 nefes yine işlemi başlar. Bu işlem de aşağı yukarı 2 veya 3 kere tekrarlanır (imgeleyerek). Sonra öğrenciden temas kesilmeden ayağa kalkılır (ayağa kalkarken, sağ elinin parmak uçları ile öğrencinin ayaklarından dizlerinden itibaren dokunularak) Eğer ögrenci Reiki 1'e inisiye oluyorsa, elleri birleştirilir. Eğer Reiki 2, 3a 3b uyumlaması ise, öğretmen ögrencinin sağ elini sol avucunun içine alır. O aşamaya ait sembolleri çizerek 3 defa da mantralarını söyleyerek öğrencinin avucunun içine tıklar ve tüm bedenine yollar. Daha sonra eller birleştirilir, gerekli sembol çizilir ve parmak uçlarına üflenir bu sembol ögrencinin tüm bedenini kaplar. Sonra öğrencinin birleşen iki baş parmağını öğretmen sol avucunun içine alır (öğretmenin baş parmağına ögrencinin baş parmak uçları temas eder şekilde). Öğretmen, sağ eline de, öğrencinin birleşmiş olan 4 parmağını alır. Daha sonra yine önce gereken sembolü çizer (imgeleyerek) 3 mantrasını söyler, sonra yine gereken sembolü çizer 3 kere mantrasını söyler, (bu işlemler hep imgeleyerek yapılır.) Ve yine 4 nefes işlemi başlar. 4. nefeste tazzikle imgeleyerek öğrencinin vücudunun sağ kısmına üflenerek yollanır. Öğretmen sağ elini üstten kıvırarak (öğretmenin bu sırada sol eli hala öğrencinin baş parmaklarını tutmaktadır). Öğrencinin sol 4 parmağını avucunun içine alır ve yine aynı işlem tekrarlanır. Böylece inisiyede fiziksel, duygusal ve ruhsal denge sağlanmış olur. Daha sonra öğrencinin elleri alın çakraya birleşik iken baş parmakları alın çakraya değecek şekilde götürülür. Bu arada dirsekler yanlara iyice açılır ve ögrenci Reiki 1 ‘e inisiye ediliyorsa sadece gereken sembol çizilir, öğrencinin kalp çakrasına yollanır, öğretmen kendi kalp çakrasındaki aynı sembolü imgeleyerek çıkararak, öğrencinin sembolü ile birleştirir. Bu aynı zamanda öğretmenin öğrenci ile gümüş bir bağıdır (kalp bağlantısı). Öğrenci Reiki 2'ye inisiye ediliyorsa, gerekli semboller çizilir 3’er kez mantraları söylenir, yine öğretmenin kendi sembolleri ile birleştirilir. Eğer Öğrenci 3a’ya inisiye ediliyor ise, diğer semboller ve bir de yine gerekli sembol çizilir, 3b’ye inisiye ediliyorsa diğer semboller ile birlikte çift gerekli sembol çizilir ve öğretmenin ki ile birleştirilir. Daha sonra öğrencinin elleri dizlerinin üzerine koydurulur. Artık avuç içleri yukarı doğru açık değil de dizlerinin üstünde kapalıdır. Öğretmen öğrencinin tepe çakrasına 3 kere üfler. Daha sonra da kalp çakrasına 3 kere üfler. Ve daha sonra tepe çakradan kalp çakraya, kalp çakradan tepe çakraya ve yine tepe çakradan kalp çakraya üfler (bunun anlamı tepe çakradan gelen İlahi bilgilerin sadece bilinç düzeyinde kalmaması ve kalbine inmesidir.) Ve sonra öğretmen öğrencinin önünden 2 metre kadar geriye ayrılır ve yine sol elini göbek altı çakrasına koyar, diğerini teşekkür ederek kaldırır havaya. Bulunduğu yerden öğrencisinin boyunca gerekli sembolü çizer, sol elini de göbek altı çakrasından kaldırıp sağ elinin hizasına getirir ve çizdigi sembolü 3 defa mantrasını söyleyerek iki eliyle iterek sembolü öğrenciye gönderir, sembol öğrenciyi içine alır. Daha sonra ellerini çırpar ve 3 defa avucunun içinden üfler. İnisiye işlemi bitmiştir. Öğrenciye dokunarak onu tebrik edip hayırlı olmasını diler.
Tüm dünyada Usui Reiki otoritelerinin uyguladığı, geçerli olan inisiye şekli budur.”
Kaynak: Reiki Okulu, Reiki 17. Işık Aşama Grandmaster Eğitmen İsmail Bülbül
4 Haziran 2016 Cumartesi
BİLİM ve REİKİ
Reiki’nin kullanıldığı hastaneler, yapılan bilimsel çalışmalar, incelemeler, makaleler ve bakış açılarına dilerseniz "Reiki & Bilimsel Referanslar" bölümünden ulaşabilirsiniz.
Bilinç seviyesi ilerledikçe, gönüller açıldıkça dünyanın her yerinde bilim ve tıp insanları da tamamlayıcı / alternatif tıp kategorisi adı altında -kendilerince- yer verdikleri enerji
kaynaklı terapiler, geleneksel tıp tedavileri ve bütünsel şifa hakkında sayısız araştırma yaparak, kendilerinden çok daha yaşlı olan bu alanların kadim potansiyelinden her geçen gün daha fazla faydalanmaya, bu alanlarla elele çalışmaya, konunun ciddiyetini ve bütünselliğini anlamaya başlıyor. Her nekadar konuyla ilgili dünya örneklerini oldukça geriden, eksik ve önyargılı takip etse de, kendini açmaya başlayan ülkemizde de yavaş yavaş enerji kaynaklı terapilerle, holistik tıp ve enerji tıbbıyla ilgili bireysel ve kitlesel bir bilinç oluşmaya başlıyor, Sağlık Bakanlığı formasyon çalışmalarına yöneliyor.
Dünyaca ünlü, değerli bir kalp cerrahı olan Dr. Mehmet Öz, açık yürekliliği ve geniş vizyonuyla; “Beden hakkında ne kadar az bilgiye sahip olduğumuzu anladıkça, tıp alanında bundan sonra anlaşilması gereken şeyin enerji tıbbı olduğunu idrak etmeye başlarız. Eklemlerin nasıl oynadığı gibi mekanik bir konu değil bu. Bedenimizin kimyası da değil. İlk defa enerjinin kendimizi nasıl hissettiğimiz üzerindeki etkisini anlamaktır” şeklinde konunun önemini belirtiyor. Tabii ki böyle ışıltılı örnekler her alanda her zaman baskın yönetim sistemleri ve ana akım içinde şiddetli bir direnç, kontrol ve karalama politikalarına maruz kalacaktır. Ben bunu, bu geçiş ve dönüşüm zamanlarında artık giderek azan negatif bir alanın varlığı, bir sınanma ve denge olarak niteliyorum. Bu durum cesaret kırıcı, geri adım attırıcı değil, aksine körükleyici olmalıdır, fakat varolan da dirençle, yargıyla, şiddetle değil sevgiyle birleştirerek körüklenmeli, kabuk bu şekilde kırılmalıdır, yoksa bir yere gittiğimizi sanırken, aynı kapanın içinde aynı tuzaklarla dönüp dururuz.
Hangi tip olursa olsun tüm hastalıklar fizik bedende (enerji olarak en kaba alanda) tezahür etmeden önce kendini çok daha süptil (ince) alanlar olan, duygu-zihin-ruh ekseninde ortaya koyuyor. Hastalıklar, yine aynı görüşle auradan fiziksel bedene sıçramadan ya da ortaya çıkmadan (koruyucu /önleyici sağlık rutini olarak enerjinin kullanımı şeklinde) engellenebiliyor. Sağlığı korumak sağlığı onarmaktan her yönden daha zahmetsizdir. Bugün modern batı tıbbı, hastalıkların sadece semptomlarını, mekanik ve yapay bir şekilde parçasal olarak tedavi etmenin, hastalığın ana kaynağını tedavi etmek demek olmadığını, üstelik -hasta yapıyı tedavi etmeye çalışan tedavi yöntemlerinin bütünsel olmaması sebebiyle- bir yandan yan etkilerinin sağlıklı yapıları da tahrip ettiğini, bu şiddetli baskılama işlemlerinin hastalığın daha süptil alanlarda yer alan ana sebebinin daha da güçlenerek, belki de farklı yüzlerle, başka hastalıklar ve genellikle de daha üst düzeylere terfi etmiş dengesizlikler olarak tezahür etmesinin mümkün olduğunu ve bunun da maddi, manevi çok daha maliyetli olabileceğini anlamaya başlıyor. Çok ciddi sıkıntılar içeren bir takım sistem ekonomi ve politikalarını, bilinçli ya da bilinçsiz yaratımları ve üst kontrol mekanizmalarını ise bu konunun tamamen dışında bırakmayı tercih ediyorum.
Öte yandan; yapıcı etkiler, işbirliği ve hızlı ilerleyişe rağmen, pozitif bilimlerin varoluşundan bu yana ilerlemesini yavaşlatan, bütüncül değil, dualite kaynaklı bakış açısı korkular, bir takım etkiler ve egoların iş başında olduğu oldukça nahoşlaşabilen durumlar ve mağduriyetler görmeyi de her alanda olduğu gibi sürdüreceğiz. Uyumlu görünmese bile bu da gerekli, anlaşılabilir ve uygundur. Alanlar arasındaki denge, akış ve uyumu sağlamak her bireyin kendi seçimi ve sorumluluğundadır, bu da korkuyla, yargıyla değil, ancak sevgiyle yapılabilir. Kendine has dersleri olan toplumumuzda ilerlemiş dünya örneklerine göre çok daha geriden takip ettiği tamamlayıcı terapiler ya da enerji olguları ancak çok geç ve çaresiz kalındığında düşünülebiliyorken bu da pek tabii her şey gibi değişim, ilerleme ve dönüşüme gebedir. Umulur ki artık insanlar her konuda olduğu gibi bu konuda da bir takım otoriteler, piyasalar, kalıplar, o çok dar konfor alanları ve egolardan özgür yepyeni bir gelişime bir ve bütünün hayrına içlerindeki özün, her şeyi birleştiren ve aşan aydınlığı, sevgisi ve gücüyle yürüme cesareti, merakı ve çabasını gösterebilirler.
Bugün, her alanda yaşadığımız gibi bilimin bir zamanlar deli saçması bulduğu, gözardı ettiği, kabul edip kullanmadığı, infaz ettiği şeyleri bugün baştacı ettiğini ve bir takım alanları yeni yeni keşfettiğini, henüz kozmosla ilgili enformasyon ve erişimimizin henüz çok kısıtlı olması gibi beden ve zihin potansiyelimizin de çok sınırlı bir kısmını kullanabildiğimizi, geri kalan kısmının gizemini koruduğunu, kuantum gibi bir alanın varlığı ve potansiyelini biliyoruz. Bilinen şeylerin, hayata entegre olabilmesi zaman alırken, tarihsel süreç her zaman yarının geleceği ve hakikatinin bugünün bilim kurgusu olması şeklinde ilerler, her şeyin zamanı, şartları, çabaları oluşur ve kapılar bu şekilde açılır. Bilinç evriminde; şifa sanatları ve bilim / tıp elele muazzam bir potansiyelle yürüyebilir, insanlığa gerçek hizmeti sunabilirler. Her türlü paradoks insan tarafından yaratılıp, çözülmek için vardır. Birlikte güzel yarınlara...
DİN ve REİKİ
Evet; Reiki bir kurum, ideoloji, dogma, inanç sistemi, din, mezhep ya da tarikat değildir; dolayısıyla bu alana bağlı bir rıza ya da ıspatla ilişkilendirilmez, fakat Reiki; tüm dinlerin ve Mistik İlimlerin özünde ortak olanla zaten etkileşim içindedir, vasıtası olunan ana kaynak O’dur, O’ndan paylaşır, aktarır ve uygun görülen belli nizam ve ölçülerce güçlendirir, bu da ne bir coğrafya, ne bir kültür, ne bir zaman, ne bir toplum ne de bir din, dil, ırk, mezhep ve sonu gelmez türlü biçimlerin tekelinde olan bir niteliktir. Reiki insan varolduğundan beri onun ortak mirası olup, ona kodlanmış olan aydınlık ve sevgi dolu bir tekamül aracı, O‘nun eli, Nur’udur; kaldı ki elle şifa yöntemi ve inisiyatik süreçler dinlerde, Mistik İlimlerde fazlasıyla mevcuttur. Reiki’nin bakış açısı ayırmaz, yargılamaz, dışlamaz, birleştirir, her gönülde nefesini aynı kaynaktan alarak çiçek açar ve tezahür eder, fakat Şeriat ve Tarikat kapısında takılmaz, Marifet ve Hakikat kapısına doğru yürür. Egzoterik değil Ezoteriktir. Temelde, bilimdeki enerjiyle bir olan Reiki, dindeki yaratanın ışığıyla da birdir. Anadolu gibi bir mirası devralmış insanlar, eğitmenler olarak aksi bir anlayış bize ters düşer. Reiki doğru bir kullanımla dini anlamayı ve dinin özündekine bakışı, yönelimi güçlendirir, tekamülü destekler.
Dünyada çok farklı din, dil, ırk, inanış ve mezhebe mensup pek çok insan Reiki kullanmaktadır. Bir dine ya da inanca mensup olmanız ya da olmamanız Reiki söz konusu olduğunda sorgu ve yargı dışıdır, kısıtlayıcı, etkileyici, polarize edici negatif hiç bir önem teşkil etmez. Aksini, illüzyondan kaynaklanan perdeler, bir takım sistemleşmiş kurumlar ve oyunlar olarak alıyor, aşacağımızı, aştığımızı şükürler olsun biliyor, gerisini, ötesini, berisini takdirinize, O’nunla atan gönlünüze bırakıyor ve bütün adına onun genişletilmesini diliyorum. Açıkçası ben; sualsiz, özü perdeleyen kuramsal bir dinle, “ruhsuz”, zihin ve ego odaklı bir bilimle ve hangi sistem olursa olsun ona nüfuz eden Mistik bir İlim olmaksızın gerçekleştirilmeye çalışılan herhangi bir ilerlemenin gerçek bir dönüşüm sağlayabileceğini, bu şekilde insanlığın bütünsel potansiyel mirasını devralabileceğini hiç sanmıyorum. Gerçek ilerleme ve dönüş bu üçünün, dengeli birleşimine, tek potada erimesi çabasına aittir.
REİKİ NEDEN ve NASIL ÜCRETLENDİRİLİR?
Bu konu; özellikle toplumsal olarak da sıkıntılar yaşadığımız hassas ve aydınlanması gereken bir konudur.
Her şeyin içinde ve dışında bulunup temel olan, kullandığımız ve yaydığımız “Evsensel Yaşam Enerjisi”nin ya da “İlahi Nur’un” yani Reiki’nin ücretlendirilmesi; onun yapısına uygun değildir. Ücretlendirilen şey de zaten Reiki değildir! Ücretlendirilen şey; eğitmenin inisiyasyon yapabilecek duruma gelmek için harcadığı zaman, emek, maliyet ve enerjinin aktarımı için hazırladığı belli bir formu / kanalı oluşturmak için harcadıklarının pratik bir geri dönüşümüdür.
Başka bir açıdan Reiki; her şeyi yöneten ilahi yasaların, alma / verme ve akış dengesiyle içiçedir, dolayısıyla size verilen / aldığınız bir şeyin dengesini, ancak verdiğiniz / karşı tarafın sizden aldığı bir şeyle sağladığınızda o şeyi hakkıyla kullanabileceğinizi anlamanız gerekir. Bu sağlanamadığında alıcı da verici de altından kalkması mümkün olmayan pek çok seviyede sıkıntı yaşamaya başlar. Borçlu ya da alacaklı hissetmenin de blokaj doğuracağı ve bu durum içinde belli bir enerjiyi layığıyla kullanamayacağımız, aktaramayacağımız aşikardır.
Para da tüm maddi ve manevi değerler gibi temelde bir enerjidir ve yaratıcının tezahürüdür. Verilen şey illa ki para mı olmalıdır? Hayır, fakat Reiki öğretmenleri genellikle hayatlarını profesyonel anlamda -tam zamanlı olarak- bu işten kazandıkları ve sanılanın aksine maddi hayat ve bu düzlemin ihtiyaçlarını da yine onun araçlarıyla herkes gibi karşılamak zorunda oldukları için geçimlerini de parayla sağlarlar, dolayısıyla bu değer pratiklik açısından genellikle paraya denk düşüyor.
Bolluk ve bereket enerjisinin maddesel tezahürlerinden biri olan parayla ilgili bakış açımızda sıkıntılarımız, negatif yansıtmalar varsa; bunun mutlaka enerji blokajları, çekirdek inanç, bilinçdışı dirençler vs. ile bağlantılı olduğunu, sorunun para değil, dışsal düzeyde onu ikame olarak kullanan takdir, kabul, değer duygusu, akış, yaratıcılık, bolluk bereket gibi bir çok hayati alanda yerleşik bir tıkanmayla ilgili olduğunu ve giderek tüm sistemi daha da dengesizleştirip çok boyutlu sıkıntılara yol açacağını mutlaka anlamamız gerekir. Öte yandan; para ve buna bağlı enerjilerin akışıyla ilgili sıkıntılar, spiritüel düzlemde olanları çok daha fazla meşgul eden ve entegre edilip dönüştürülmesi gereken en önemli yaşam alanlarından da biridir. Herhangi bir şey talep etmeden bu işi yapan kişilerin tükenme seviyesine geldikleri, enerjinin gerektiği biçimde çift taraflı akamadığı bir çok örnek görebilirsiniz. Her şeyin bir bedeli vardır; ama insan genelde kendi kriterlerine göre belirlediği bir takım şeyleri bedelsiz almaya ve vermeye meyillidir, genellikle de bedelsiz alınabilir ya da verilebilir gibi görülenler bazen en yanıltıcı ve en değerlilerdir. Bazen de o çok paha biçtiklerimiz, sadece biçimden ibarettir. Değeri maddi, manevi çift kanalla dengeyle belirlenemeyen herhangi bir şey, nihayetinde sömürür ve sömürülür. Para da her şey gibi bizim ona bakış açımızla negatif, pozitif ya da dengede olur. Kendisi ne yüceltilecek ne de yerin dibine sokulacak bir alan fakat bir araç, ihtiyaç, değer ve akıştır .
Ben kendi deneyimlerimce, Reiki için talep edilen ortalama ücretlerin, Reiki sayesinde kazandıklarım yanında gökyüzünde bir yıldıza denk düştüğünü ve tüm taraflar için uygun olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Reiki inisiyasyonu aldığınızda başkasının size ya da yakınlarınıza Reiki vermesine artık muhtaç olmazsınız, dahası Reiki seviyelerinin inisiyesi ömürlüktür, rutin olarak ödeme yapılan bir işlem değildir. Ödenen ücretlerin inisiyasyon sürecinden ziyade uzun bir süreci kapsayan eğitimler, rehberlik, bilgiler, kontroller vs. için olduğu da göz önüne alınırsa oldukça makul olduğu görülecektir. Fiyatlar belirlenirken; Reiki seviyesi, Reiki inisiyasyon şekli / süresi, eğitim içeriği / süresi, Reiki’nin verildiği mekan, ihtiyaçlar, etik durumlar gibi pek çok kriter etkili oluyor. Reiki eğitmenleri bunları kişisel olarak belirlerken adaletli tartmaktan da bizzat sorumludur.
Reiki seviye ücretlendirmelerinin Reiki’nin ilk zamanlarına kıyasla oldukça düşük olması, , bugün dünyanın her köşesinden ihtiyaç duyan pek çok insanın Reikiyle tanışmasını sağlayan önemli bir etkendir. Eskiden, kişinin belli bir seviyeyi alırken bir takım kişisel korkulardan ya da kişi elindekinin değerini anlayabilsin diye, o yoğunluğa denk düşen ve çoğu kişinin karşılayamayacağı, yüksek miktarlarda pahalar biçilirdi. Ortalamanın altında ya da üzerinde bir ücret belirlemesinin eğitim ve inisiyasyonu iyi ya da kötü olarak belirleyebilecek bir kriter olmadığını da unutmamak gerek. Önemli olan seçiminizi araştırarak, gönlünüzü dinleyerek ve nihayetinde içinize sindirerek ama aldığınız şeye mutlaka bir paha biçerek, verdiğiniz şeye biçilen pahayı da asla geri çevirmeden yapabilmenizdir. Bu her alanda, her zaman böyledir.
REİKİ ve 21 GÜNLÜK SÜREÇ
Hayatınızdaki fiziksel durumlar, bağlılıklar, sıkıntılar, duygu / düşünceler, kişiler, olaylar vs. değişmeye başlayabilir. Kopuşlar, dirençler, patlamalar, durulmalar, karışıklıklar, enerji patlamaları / açlıkları yaşanabilir. Bazıları ise; Reiki enerjisini hiçbir değişme yokmuş gibi çok hafif, anlık, belli belirsiz yumuşak bir meltem gibi yaşar ya da hiçbir değişiklik hissetmez. Bunlara bakarak ilk adımda Reiki’nin aşırı aktığı ya da etkisiz kaldığı gibi anlamlar çıkartılmaz. Herkes kendine has, alabileceği ve ihtiyacı olan biçimde seviyelerdeki değişimleri yaşar. Reiki kişiye özel ve tam da olması gerektiği nicelik ve nitelikte akar.
Bu süreçlerde unutmamanız gereken şey; her ne oluyorsa sizin ve bütünün hayrına olması gerektiği şekilde ve miktarda oluyor. Sakin, dengeli bir farkındalıkla tüm olanları karşılamaya çalışmalı, kendinizi gözlemlemeli, mümkün olduğunca doğal, pozitif ortamlarda bulunmalı, bu kısa sürenin tadını çıkartmalı, gösterilen pozisyonlarda sadece kendinize düzenli Reiki vermelisiniz, bu hassas süreç içinde ani kararlar verip uygulamamaya, negatif duygu, düşünce, olay, durum, haber, insanlar ve dış etkenler üzerinde mümkün olduğunca az durmaya özen göstermeli, negatif, karışık içerikler tüketmemeye (haber, kitap, müzik, film, mistik / spiritüel okumalar vs.), her anlamda doğal, dengeli ve sağlıklı beslenmeye dikkat etmeli ve gereken durumlarda önce eğitmeninize danışmayı ihmal etmemelisiniz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)