'Acı nasıl diner?' diye sordum...
'Karanlıkta neyle görüyorsan bir tek onunla!' dedi.
"Dünyanın karanlığına yıldız dağıtmak" demiş biri Aşk için...
Ve yıldızlar bir tek karanlıkta görülür. Biz yıldızları gündüz vakti arıyoruz. Gerçekten çok az düşünüyor, haliyle çok az takdir ediyoruz... Yıldızlar hep var, sen gecenle gündüzünü bir et.
İtirazım var, çünkü mazeretim var, çünkü anlamamışım, anlayacak idrağı dumura uğratmışım ya da ezelden mühürlü.
İtirazın tek makul hali; içerde değil, dışarda olduğu haldir, gerisi zarar.
"Başımın gözümün sadakası olsun"
Şimdi bu niyetle amel eden, o düzeyden muhattaptır bir şeycikler olmaz ama sen gider de o niyeti gücendirirsen senin başın türlü belaya girer buna kısaca 'ayak kayması' diyoruz, olmadı 'avlanma' diyoruz.
Dedeler emin olduğu şey hakkında önce münakaşadan, sonra münazaradan, en son topyekün konuşmadan vazgeçmişler.Biz de durum şu; emin olduğum bir şey hakkında önce konuşurum, sonra münazara ederim, en olmadı münakaşa ederim. Ne güzel di mi... Güzel! Neden? Çünkü doğrusu bu ya, haklıyım! Oysa Hakk'lılığın ölçüsü eminlik!
Habitatından çıkmamayı marifet edinmiş, cennet saymış, bilse ki elinin tersiyle ittiği ne cennetler gizli habitatının ötesinde... İnsan için en acıklı durumdur; cehennemini heva edinmek... Üzerine vazife almayasın."
Yargılamak için 3 şeye ihtiyacın var:
1. Tanıman
2. Tanıdığın şeyin bizzat sende de olduğu hakikati
3. Tanıdığın şeyin bizzat sende de olduğu hakikatinin idrağından yoksun olman.
Şayet idrak edersen diğerlerine yürüyebilirsin. Tüm savaş ve barışlar kendinledir. Bu seçim yapmayacaksın anlamına gelmiyor, kabul ve seçim şu düzeyde bambaşka şeyler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder