12 Temmuz 2017 Çarşamba
ÇOCUKLUK & CEHALET
Cehalet ya da çocuk kalmak mutluluktur ama insan daima orada duramaz. Mutluluk ya da herhangi bir şeyde takılmak, tutunmak başka şeylerle tamamlanmadıkça evet hoştur ama boş ve kısırdır hele ki korkudan ya da acıdan kaçınmak içinse evlere şenlik olur durum. Mutluluğun, "çocuk kalmanın" yeni sürümleri, versiyonları var, sıkılmadınız mı hala "... da donup kalabilseydim", "içimdeki çocuk ya da genç ya da x bir devirdeki ben, şunlar, bunlar ölmesin hep yaşasın" vs. fantastikliğinden? İçinizdeki çocuğa tavan yaptıracak, hayaletlerinizi özgür kılacak, içinizdeki cahile istek aşılayacak kanatlarınızı kuşanın çünkü var! Onları kullanın. Fantastik görüşlere takılıp kalmayın sizin gerçeğiniz hayallerinizin ötesinde yeterince fantastik zaten yürüyelim mi artık...
AŞK!
O'NU uğultular içinde, karanlıkta, bir şarkıda, bir cıvıltıda, bir şimşekte, korkunç sessizlikte duyamıyor, aynalarında, gölgelerinde göremiyor,
gün ve gecenin tatlı tuzlu kokusunda soluyamıyor,
bir tende, bir bilinçte O'na dokunamıyor, zamansız, mekansız biçimsiz her an, her şeyde, herşeyle, her şeyinle O'nu hissedemiyorsan...
Sen henüz hiç sevmemiş, ölmemiş, yaşamamışsın!

AŞK; O'nunla her zerre arasında, ulaştıran bağdır, seni eşikten devralacak kendine getirecek olandır, lakin Aşk bir haldir, bir kapıdır... Sözde bilinmek değil, olunmak ister...
Aşk; inanç ve beklenti değil, iman ister, kabul değil testlimiyet ister, korkusuzluk değil cesaret ister, şüphesizlik değil samimiyet ister, Aşk, tüm kimliklerini, yargılarını, bildiklerini, tutunduklarını, vesveselerini, kıyametini ister, seni gönlünde, aklına rağmen ve şimdi ister!
Aşk geldiğinde seni seçip de gelmiştir... Usta seni tanır ve bir kez onu cezbettin mi sen onunla bir kanatlanıncaya dek elini asla bırakmaz!
Aşk viraneleri, yaralıları seçmez, lakin onların içindeki belli bir istidadı seçer. Sakın ola ki artık gaflete, uykuya düşmeyesin! Her şey ancak aşk yolunda mümkün ve mubahtır, gerisi ziyan!
Burdan öteye de yol vardır elbet, lakin talipse sana ve talipsen ona... Önce yanacaksın ve küllerinden yeniden doğacaksın ona. Sır sana sadece açılır, verilmez, sen alacaksın... Ve sen, O'nun duası olacaksın. Ya Sevgi? Sevgi... Bambaşka bir kapıdır o; Aşk dengelenebildiği boyutta...
Kafidir anlayana selam, anlamayana Aşk ol'sun.
gün ve gecenin tatlı tuzlu kokusunda soluyamıyor,
bir tende, bir bilinçte O'na dokunamıyor, zamansız, mekansız biçimsiz her an, her şeyde, herşeyle, her şeyinle O'nu hissedemiyorsan...
Sen henüz hiç sevmemiş, ölmemiş, yaşamamışsın!
AŞK; O'nunla her zerre arasında, ulaştıran bağdır, seni eşikten devralacak kendine getirecek olandır, lakin Aşk bir haldir, bir kapıdır... Sözde bilinmek değil, olunmak ister...
Aşk; inanç ve beklenti değil, iman ister, kabul değil testlimiyet ister, korkusuzluk değil cesaret ister, şüphesizlik değil samimiyet ister, Aşk, tüm kimliklerini, yargılarını, bildiklerini, tutunduklarını, vesveselerini, kıyametini ister, seni gönlünde, aklına rağmen ve şimdi ister!
Aşk geldiğinde seni seçip de gelmiştir... Usta seni tanır ve bir kez onu cezbettin mi sen onunla bir kanatlanıncaya dek elini asla bırakmaz!
Aşk viraneleri, yaralıları seçmez, lakin onların içindeki belli bir istidadı seçer. Sakın ola ki artık gaflete, uykuya düşmeyesin! Her şey ancak aşk yolunda mümkün ve mubahtır, gerisi ziyan!
Burdan öteye de yol vardır elbet, lakin talipse sana ve talipsen ona... Önce yanacaksın ve küllerinden yeniden doğacaksın ona. Sır sana sadece açılır, verilmez, sen alacaksın... Ve sen, O'nun duası olacaksın. Ya Sevgi? Sevgi... Bambaşka bir kapıdır o; Aşk dengelenebildiği boyutta...
Kafidir anlayana selam, anlamayana Aşk ol'sun.
7 Temmuz 2017 Cuma
AHVAL
Nasıl ki yanlış hayat doğru yaşanmazsa,
Yanlış anahtar da kapı açmaz.
Bir kez doğru anahtarı buldun diyelim, onu kullanma da sana kalmış.
Kullanılmayan ve doğru kullanılmayan anahtar, altından da olsa işe yaramaz.
Anahtarlar sadakat, sebat, şüphesizlik ve cesaret ister.
Bilenin sorumluluğu vardır, bilmeyeninse yoktur ve 1 bilen 10 milyon bilmeyene kafidir.
Sen bileni bilmeyeni bırak, kendi işine bak.
Kendini dönüştürmeden kaçınan herkes dünyayı, onu, bunu değiştirme fantezisine sarar.
Çünkü kendini dönüştürmek en zorudur zihne.
Oysa doğrudur, sen değişirsen ancak öyle dünya değişir.
Ve bu yolda zihin disiplini, sevgi potansiyel tohum olduğu kadar sulamaya tabidir, öğrenilen, çabaya ve eğitime tabi olanlardır.
Sensiz olmaz!
Kendini ve dünyaları aydınlatan senin ışığındır ya, beklediğin kendinsin, hepsi sende bakidir. O kapıdan kimse seninle giremez ancak yoldaş olur, bu yolu tek başına çoklukta yürüyeceksin, ikilikte görünüp teklikle olacaksın!
Kendini dönüştürmeden ya da o yola çıkmadan dünyayı değiştirenin halini, o dünyanın ahvalini bildin mi?
Dünyalara verebileceğin en mükemmel hizmet kendine çalışmaktır, böyle olduğunda o tohum zaten meyvesini içten dışa doğurur.
Sen dünyanın içinde misin dünya mı senin için de?
Damla ne zaman damladır? Ne zaman okyanustur?
Aydınlığın ve karanlığı üzerinde parlamadan, karanlıkla muhattap olup bir adım dahi atamazsın, ancak karanlığa hizmet edersin.
Karanlığa ışık olabilecek istidatta mısın? Yoksa karanlıkla mücadele ediyor, direniyor, kaçıyor musun?
Karanlığa yargı, öfke, korku kılıcıyla mı yaklaşıyorsun, yoksa sevgi kılıcıyla mı?
Nefsine rağmen ve onunla yürüyebilecek istidatta mısın? İşte benim merak ettiklerim bunlar...
Karanlığa ışık olmak için karanlık ve aydınlığın üzerinde parıldaman gerekir, doğru ve yanlışın ötesinde bir yer var orda buluşalım demiş ya dedem o hesap... Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil demiş ya öteki dedem işte o hesap. Hem o, hem o olup ikisini de aşabilecek istidatta mısın? Beni ilgilendirenler bunlar...
Karanlığın, tüm o uğultu ve seslerin, kalabalıkların, tüm o acının içinde nefes alabiliyor, şarkıyla, şiirle, dansla, yaratımla, aşkla, ilhamla, umutla, hayalle kalabiliyorsan 1 nedenledir bu. Gönlünü o nedene bağla ayaklarını da toprağa.
Zanların sana her an bildirilir, işit.
Kendi kitabını "Oku", geri kalan her şey ondan sonra ve onun içinden gelir.
Bir Dost
Yanlış anahtar da kapı açmaz.
Bir kez doğru anahtarı buldun diyelim, onu kullanma da sana kalmış.
Kullanılmayan ve doğru kullanılmayan anahtar, altından da olsa işe yaramaz.
Anahtarlar sadakat, sebat, şüphesizlik ve cesaret ister.
Bilenin sorumluluğu vardır, bilmeyeninse yoktur ve 1 bilen 10 milyon bilmeyene kafidir.
Sen bileni bilmeyeni bırak, kendi işine bak.
Kendini dönüştürmeden kaçınan herkes dünyayı, onu, bunu değiştirme fantezisine sarar.
Çünkü kendini dönüştürmek en zorudur zihne.
Oysa doğrudur, sen değişirsen ancak öyle dünya değişir.
Ve bu yolda zihin disiplini, sevgi potansiyel tohum olduğu kadar sulamaya tabidir, öğrenilen, çabaya ve eğitime tabi olanlardır.
Sensiz olmaz!
Kendini ve dünyaları aydınlatan senin ışığındır ya, beklediğin kendinsin, hepsi sende bakidir. O kapıdan kimse seninle giremez ancak yoldaş olur, bu yolu tek başına çoklukta yürüyeceksin, ikilikte görünüp teklikle olacaksın!
Kendini dönüştürmeden ya da o yola çıkmadan dünyayı değiştirenin halini, o dünyanın ahvalini bildin mi?
Dünyalara verebileceğin en mükemmel hizmet kendine çalışmaktır, böyle olduğunda o tohum zaten meyvesini içten dışa doğurur.
Sen dünyanın içinde misin dünya mı senin için de?
Damla ne zaman damladır? Ne zaman okyanustur?
Aydınlığın ve karanlığı üzerinde parlamadan, karanlıkla muhattap olup bir adım dahi atamazsın, ancak karanlığa hizmet edersin.
Karanlığa ışık olabilecek istidatta mısın? Yoksa karanlıkla mücadele ediyor, direniyor, kaçıyor musun?
Karanlığa yargı, öfke, korku kılıcıyla mı yaklaşıyorsun, yoksa sevgi kılıcıyla mı?
Nefsine rağmen ve onunla yürüyebilecek istidatta mısın? İşte benim merak ettiklerim bunlar...
Karanlığa ışık olmak için karanlık ve aydınlığın üzerinde parıldaman gerekir, doğru ve yanlışın ötesinde bir yer var orda buluşalım demiş ya dedem o hesap... Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil demiş ya öteki dedem işte o hesap. Hem o, hem o olup ikisini de aşabilecek istidatta mısın? Beni ilgilendirenler bunlar...
Karanlığın, tüm o uğultu ve seslerin, kalabalıkların, tüm o acının içinde nefes alabiliyor, şarkıyla, şiirle, dansla, yaratımla, aşkla, ilhamla, umutla, hayalle kalabiliyorsan 1 nedenledir bu. Gönlünü o nedene bağla ayaklarını da toprağa.
Zanların sana her an bildirilir, işit.
Kendi kitabını "Oku", geri kalan her şey ondan sonra ve onun içinden gelir.
Bir Dost
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)