SONRASI?
'Kendini bilen Rabbini bilir' demişler mi evet! Rab; eşittir eğitici, terbiye edici, öğretici. Neyi terbiye eder; nefsini. Demek ki nefsin terbiyeye ve terbiye ediciye ihtiyacı var. Neden? Evrilmesi için, neye evrildiği belli, evrilme yolculuğu farklı! İhtiyaç, arzu doğurur mu evet, ihtiyaç tek arzu çeşit çeşit, yol tek araç çeşit çeşit. Hazine bilinmek, tanınmak istermiş' bu yolda, O'ndan ki, 'her nefs ölümü tadacakmış'....... Ölümde bir an sirenler öttü mü, başka yerde ötmezse orda öttürürler de
:) Yok öyle yağma, o ayakkabıları bi çıkartacaksın, mümkünse ve en güzeli 'ölmeden önce öleceksin', pirince giderken bulgurdan olacaksın, 'yanacak, pişecek, olacak da olacaksın, pazarlık yapmayacaksın
:) Amanınnn bu bir korku hikayesi mi? Hayır! Aksine; bir Aşk hikayesi ki içinde yok yok, yaratılmış en muazzam eser daha ne olsun be adam!... Ya da artık hangi alemdeysen ordan okursun hikayeni.
Bazıları şimdi diyor ki; 'benim derse de ihtiyacım da yok terbiyeye de ben zaten kendimi biliyorum vs. vs...' Aferin
:) Peki senin yemin hazır değil midir, farkın nedir, kimlerdensin, nerden, nasıl biliyorsun? Kendini bilen derse ihtiyacı olup olmadığına nasıl hüküm verir? Kendini bilen kendimi biliyorum der mi? Terbiye olan terbiye edicisini, terbiye ettiğini ayrı tutar mı? 'Kişiyi yoldaş eden de yoldan eden de yolmuş', sen yolcusun, yürüyeceksin. Özetle; eğitim şartsa tadını çıkart ama adımına da bir bak! Nefs ölümü tadacaksa tadını çıkart ama bkunu çıkartma! Kulluk; haşa kölelik değildir, şerefli mertebedir, bilmeyen gocunur, bilen övünür, sonra da sonra da hiç olur daha ne olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder