Hap bilgi diyorsun olmaz -hap ve bilgi 2 sakıncalı bir arada- ama ol'sun alıcı hazırsa teşhis tek başına da yolu açar. Şu 3 'ünü halledebilirseniz devirdaim olur herşey. istisnasız buralarda debeleniyoruz.:
1. Korku
2. Suçluluk duymak-Suçlamak-Yargı
3. Utanç
Sevgi, güven, kabul, değer, saygı üzerine eğilebilirsiniz. Hepsine birden bakmanıza gerek yok, zihin kafa karıştırıcıları, çokluğu vs. sever, az özdür, domino taşları, zincirler gibi düşünün birimiz hepimiz için sözü mükemmel iş görür burada, mesela sadece biriyle çalışın.
Yaşadığınız fiziksel-zihinsel-duygusal herhangi bir sıkıntıda kendinize sormanız gereken ilk soru; "dengem nereye kaydı?" Göklere mi yerlere mi, maddeye mi manaya mı, erile mi dişile mi, siyaha mı beyaza mı? DENGElemeyi öğrenin sorun kendiliğinden şıp diye çözülür
:) Siz yapamazsanız sistem size her tür sinyali ve yardımcıyı verecektir, olmadı kendisi otomatik olarak dengeleyecektir. Bu çok kötü bir tat bırakır. SİZİN, BURADA öğrenmeniz en mühim olan!

Her deneyim öğrenmeye yol açmaz.
Nasıl ki her kalp kırılması kalbi açmıyorsa, her tohum meyve vermiyorsa...
Deneyim için dışa ihtiyaç var, öğrenmek içinse deneyimi idrak gerekir bu da farkındalık ve farkındalığın farkındalığını gerektirir ki ancak içe bakışla mümkündür. Farklı biliş türleri var bunların hepsi hakikati bir yönüyle kavrayabiliyor kendi gerçekliği içinde. Bu bilişlerden herhangi birini içe bakışla tamamlamazsanız herhalükarda tek kanatlı kuş uçmayacaktır.
İnsanlara haklı çıkmak, savunmak, açığını bulmak, eleştirmek, suçlamak, alçaltmak, yüceltmek vs. için baktığınızda şunlar olur.
1. Kendinizi iyi hissedersiniz.
2. Öğrenemezsiniz.
3. Bulduğunuz sadece kendinizde olan zannınız olur ve bu da sizi kudurtmak dışında bir işe yaramaz. .
4. Potansiyeliniz katiyetle açılmaz ve içe çöker.
Ve bu, ne kadar ustalaşmış olursanız olun herkes aynı işleri çevirdiğinden 500 mil uzaktan tanınır, yazık etmeyin iyi hissetmenin ya da daha ötesinin çok daha kalıcı, samimi ve emin yolları var, tamam belki kestirme değil ama değmez mi?
Bir insan sizde bu tip şeyleri tetikliyorsa boşverin doğrudan o insana, duruma sarmayı, önce teşekkür edin sonra içtenlikle şunu sorun lütfen; gerçekten olup biten nedir, benim neyi öğrenmem gerekiyor ve diretiyorum, neden ve nasıl diretiyorum? Olup biten bellidir de önemli olan ona çalışıp çalışmayacağınızdır. Herkesin yarası var gocunuyoruz, önemli olan yaralarınız değil yaranızı sarıp iyileştirmeniz, yaralarınız nişan halini alıyor mu önemli olan bu! Zaten bir tık ötede bunlar da yok! İnsan genellikle en sevdikleriyle, düşmanlarıyla, otorite figürleriyle ve çerçevelerini ihlal edenlerle bunları seyreder. Eh bu güzellerin ve negatif kutbiyetin-izin kıymetini bilin derim o zaman, muradıyla kullanın.
SAĞLAM BİR EGOSU OLMADAN EREN OLMAZ, OLMAMIŞTIR, OLAMAZ...
Biz düşük ve sağlam egoyu birbirine karıştırıyoruz ondandır
:) Konuşurken 'sağlam ego yapmışsın' dediğimiz şey aslen düşük ego. Nefsini silenlerden değil, bilenlerden ol bunun içindir. Bu şuna benziyor; ilk 3 çakranızda düşüklük ya da yükseklik, haliyle dengesizlik varken -ki yolculukta istisnası yoktur bunun- diğer çakralarla herhangi bir yere erebileceğimizi zannetme!İnsan-ı kamil vs. diyorsunuz ya da her nasıl adlandırıyorsanız insan-ı kamil dediğiniz, aynı zamanda çok sağlam bir ego geliştirmiş olandır, aksi sapla samanı karıştırdığımız anlamına gelir ki hizza kayar. Evet en sağlam ego ondadır şaşırdıysanız bunun üzerine düşünün lütfen. Yüksek, düşük vs. ego değil sağlam bir ego olmazsa olmaz ilk muhattabınız olacaktır. Sağlam ego nasıl inşa edilir burdan başlamalı belki de, egoyu silip, egoyla savaşıp, egoyu yükseltip, alçaltıp bir yere varamazsınız fakat sağlam ego sizi olması gereken yere taşır. Bu konuyu lütfen hafife almayın, atlamayın, karışmayın... Güzel haftalar olsun.

Meyveyi veren tohum, tohumu veren meyvedir fakat her ağaç meyvesinden tanınır. Siz güzel meyveler yetiştirin, güzel meyveler nasıl yetiştirilir öğrenin uygulayın gerisini hiiiiiiiiç düşünmeyin.
Her şeyin dengesi, ortası, kararı olur makbuldür de! Ama güvenin olmaz! Nasıl ki gönülden düşenin parçası bulunmazmış, 'güvende dengedeyim' dersen gönülden düşersin. Güven tam olmalıdır.
Bin türlü şeyle uğraştığında belki sen yakınlaştım sanırsın öyle mi peki? Zıddı olmasın sakın? Bunu bir düşün. En sevdiğim sorudur. "Ne işime yarayacak?" İşe yarama kriterin nedir? Aradığına, muhattap aldığına ve muhattap olduğuna dikkat et, bunlar dönüştürücüdür.
Az özdür, ince eleyip sık dokuma iyidir.
Sevgi dediğimiz şey eksik, yetersiz, feykli gelmiş olacak ki buna bir de takı eklenmiş. Bknz: Koşulsuz Sevgi!
Sen gene sev de hobi olarak seversin ancak demişler sanki
:D Eskiden böyle şeylere lüzum yoktu... Her şey yine eski de, siz yeniden keşfediyorsunuz, o zaman bedenen, zihnen, kalben mesai harcayın şu koşulsuz ekine.

Zira aşksız olanın, aşka meyletmeyenin basireti bağlanırmış, Basiret bağlanması nedir bildin mi???
Sevgi mesai ister mi ya hu diyenler var. Sevgi mesai ister! Ki zaten harcıyorsun, koşulsuz sevgi ise tüm varlığını ister! Şimdi böyle deyince kendini varlıktan gayrı sanan bünye korkar, türlü türlü sapıtır, ne bilsin yokluk nedir varlık nedir. Bunları ve ötesini bilen de olan da suretin değildir, muhabbetin kiminle???
Evet sevgi hem mesai ister hem istemez. Her denilen ve olan zıttıyla denmiş ve olmuştur. Sen zıddınla oldun mu ki??? Neredeysen oradan okuyacaksın. Nerede olduğunu, kim olduğunu nasıl bileceksin??? Peki bilmek yeter mi??? Bildiğinizi olana kadar hiçbir şeyi kendi haline bırakmayın! Aslı, sureti kalmayana dek hiçbirşeyi kendi haline bırakmayın! Her şey çok kolay ve çok zor neredeysen oradan... Zor olan zihnedir. Zihin zor diyorsa hiçbir şeyi kendi haline bırakmayın!
"Zorlaştırmayın kolaylaştırın" demiş bir zat-ı şahane e o zaman şöyle deyip toparlamalı;
Nasıl kolaylaşır? burdan başla.
Sıratı müstakim üzere cantanem...
Kalp kırılmasının tek telafisi O kalbin açılmasıdır. Kıran O, Kırılan O, Açan O, Açılan O, Gören O, Görünen O, Görünmeyen O... O'ndan Ona O'nun hepsi...
ne yeşillik güldüğünden gocunur ne bulut ağladığından.
Dalını kırdı diye hiçbir ağacın rüzgara sitem ettiğini gördün mü, rüzgarın bundan geri durduğunu duydun mu?
Arada doğaya çıkıp masal dinleyin sizde onlara bir iki masal anlatın sohbetleyin.
Şehir efsaneleriyle, kafanızdaki masallarla bir süre sonra farkına varmadan çürürsünüz.
Paralel evrende Nefs terbiyesi pek moda, yükselen trendlerden, bestseller oldu.
Bir şeyi bağlamından koparttın mı ertesi gün gazetelerde iyi-kötü manşet olursun. Saçmalamayın!
Terbiye ettiğin şeyin aslını bilmeden neyi, nasıl terbiye ediyorsun?
Ha illa saçmalarım ben diyorsam üstüruplu, hizzalı, edepli, orantılı saçmalamam lazım di mi sonra bastırılanın geri dönüşü türlü türlü dert açmasın başıma.
Kendi haline bırakmak, akışa bırakmak, tevekkül bunlar kadar, zorla güzellik, çilekeş güzellik, acıyla tekamül bunları da eksik anladık.
Bir şeyin değerini para kriteri belirlemez canlar, eğer böyleyse ki genelde böyle, parayla kılıflanan kayıtları kontrol etmemiz gerekir. Mesela bir şey iyiyse parasızdır bu bir kayıttır. Bir şey iyiyse pahallıdır bu da bir kayıttır ve ikisi de sorunludur. Paraya nasıl enerjiler yüklüyorsunuz? Lütfen bunu ciddiye alın yolu çok tıkar. En az cinsellik kadar -paralellik çok manidar- yamulduğumuz noktalardan. Bunlar ve diğerleri... farklı enerjiler değil BİR. Açıl da nerden olursa...
Enfes bir hafta ol ve yaz olsun...
Bir Dost
Enfes bir hafta ol ve yaz olsun...
Bir Dost